Kayıtlar

Şiir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dostlar Irmak Gibidir.

Resim
Dostlar ırmak gibidir. Kiminin suyu az kiminin çok.. Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya. İnsanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı Bulanık bir göl gibi... Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi. Uzaktan görünüşü çekici aldatıcı İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı... Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz; Sokulmaktan korkarsınız güvenemezsiniz! İnsanlar vardır; derin bir okyanus... İlk anda ürkütür korkutur sizi. Derinliklerinde saklıdır gizi Daldıkça anlarsınız daldıkça tanırsınız; Yanında kendinizi içi boş sanırsınız. İnsanlar vardır coşkun bir akarsu... Yaklaşmaya gelmez alır sürükler. Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler! Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz. Bu tip insanla bir ömür dolmaz. İnsanlar vardır; sakin akan bir dere... İnsanı rahatlatır huzur verir gönüllere. Yanında olmak başlı başına bir mutluluk. Sesinde görüntüsünde tatlı bir durgunluk. İnsanlar vardır; çeşit çeşit tip tip. Her biri başka bir karaktere sahip. Görmeli incelemeli doğ...

Gülleri sarı severim, toprağı ıslak. "Ümit Yaşar Oğuzcan"

Resim
Gülleri sarı severim, toprağı ıslak. Türküleri yanık, şiirleri hoyrat! Havayı nemsiz, çayı demsiz … Bir seni olduğun gibi, Bir seni her şeye rağmen. Bir seni, hâlâ. Ümit Yaşar Oğuzcan .                                                                                                                      

Kaldırımlar

Resim
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum! Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş...

Kendinden bile taşınır insan

Resim
Çok sonra yazılır İçinde yaşadığın günlerin şiiri Belleği vardır yaraların Kapandıktan sonra da işleyen Hatta aynı kalmayan kişileri Sökülmüş zamana gönderen Zarfı açar ya da kaparken Adres yanıltmasın sizi Kendinden bile taşınır insan Ne sokağın kalbi, ne kalbin evi Yalnızca şiir kendini seyrediyor şimdi Artık burada oturmuyor bu şiiri yazan. Murathan Mungan

-Müstakil bir evim olsun-

Resim
"Müstakil bir evim olsun  ve küçük bir bahçem, Eski bir radyom bir de kanepem Bahçemde erik ağacım ve yanında kiraz Kırmızı güllerimin yanında,  papatyalardan da biraz, Minik bir köpek ve sevimli bir kedi, Onların vefası ve toprağın bereketi. Ve çayı beraber yudumlayabileceğim, Elimi hiç bırakmayacak bir can yoldaşı. Sonrası can sağlığı, hayırlısı…" Can Yücel

Ters lale "Ağlayan gelin

Resim
EĞME BAŞINI YERE bakma / kafanı takma / yılların gittiğine / günlerin gelip geçtiğine saçlarımıza ak düştüğüne yüz çizgilerimizde çekilmiş acıların  gözlerimizde / düş kırıklıklarının büyüdüğüne ne şen şakrak ne çocuk yıldızlar ektik biz / gönderlere / gökyüzüne ne ay ışığı şarkıları söyledik / denizlere ne umutlar besledik yaralı bedenlerimizde ne duru sular içtik / göz göze / göze göze düşürme / aşk ve direniş bayrağını yere sövmeyi sürdür / hayatı zehredenlere tut elinden sevdiğinin bir avuç buğday ol / yüzbinlerce yıldır / sabahı şenlendiren serçelere gülümse / en uzak dağ başında / bir başına inatla açan çiçeklere gönlünde kuytu / sıcak bir köşe / hep tut / ses verenlere sesine gelenlere bu hayat bizim sevgilim / verme kimselere bu hayat bizim / aldırma geçen günlere / eğme başını yere… -Alper Akçam —

Dört bulut salıverdim gökyüzüne

Gökyüzünün en yücesine, ucuna Biri turuncu, biri yeşil, biri al, birisi apak Dört top bulut yolladım gökyüzünün en ucuna Dört top ışıktan, koskocaman Turuncusuna sevgi yükledim Yeşiline dostluk Arkadaşlık yükledim alına arkadaşlık Apak buluta barış yükledim, Ne kadar çok özlemişsek barışı o kadar çok Gidin dedim bulutlarım yeryüzünün üstüne Yağın dedim bulutlarım yeryüzüne Yağmadık hiç bir yer bırakmayın, hiç bir yer, hiç bir yer Ama hiç bir yer, hiç bir yürek, hiç bir göz, hiç bir kulak Hiç bir ova, hiç bir çiçek bırakmayın Her yere, her yere, her yere yağın, Yağın ha yağın, Yağın ha yağın, yağın ha yağın yağın ha yağın ha yağın Yağın insan yüreklerine. Yaşar Kemal

-Sevgileri yarınlara bıraktınız

Resim
Sevgileri yarınlara bıraktınız Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı. Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz) Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı. Siz geniş zamanlar umuyordunuz Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. Yılların telâşlarda bu kadar çabuk Geçeceği aklınıza gelmezdi. Gizli bahçenizde Açan çiçekler vardı, Gecelerde ve yalnız. Vermeye az buldunuz Yahut vaktiniz olmadı. Behçet Necatigil  —

-Doyacak kadar aşın varsa-

Resim
Doyacak kadar aşın varsa, Başını sokacak bir damın; İnsanoğluna kulluk etmiyorsan, Başkasının sırtından değilse geçimin, Tamam güneşli günler içindesin… Ömer Hayyam