Sessiz bir sevdadır “Gelincik” Ben gelincik çiçeğine sevdalıyım. En umulmadık yerinde toprağın, filizlenerek birkaç günlüğüne de olsa, gözümüzü kırmızıya boyayan, ne ekilen, ne biçilen... Hasadı olmayan, tüm umursamazlığına karşın, fark edilmekten hoşlandığı her halinden belli. Ama koparıldığında, suni teneffüs için icat edilmiş vazolarda yaşamayı ölümü göze alarak reddeden o narin gelini dağ eteklerinin, hırçın kaya diplerinin davetsiz konuğu. Doğası gereği bana hep "muhalif"miş gibi gelir gelincik. Hani "beni böyle sev" dercesine mağrur, boy verdiği toprağına bile eyvallahı olmayan tavrını kıskanmamak elde değil. Bu yüzden alınıp satılmıyor çiçekçilerde, ondandır yarendir yolcuya. Yerinde güzeldir ve "olması gerekeni" anlatır, anlamak isteyene. Suskun görünür, asla eğilmez. Boynunu eğmesi beklentilerinden değil, saygıdandır çağdaşlarına. Kimsenin onu anlamasını beklemez. Gelincik için en büyük düşman karanlık olsa gerek. Kelebeklerin bile incitmek istem...